Sakarya’daki havai fişek fabrikasındaki patlama bir kez daha kapitalizmin üretim felsefesi ile yüzleşmemizi sağladı.
Faydalı, faydasız, zararlı, öldürücü demeden, ne pahasına olursa olsun çok üretmek ve tüketmek…
Havai Fişek? Bir yandan üreten emekçi açısından, diğer yanda kullanıcı ve çevre açısından ciddi riskler taşıyor.
Niçin üretiliyor? Birilerinin gösteri tutkusunu tatmin etmek için…
İş güvenliği yasalarının yetersizliği, çoğu kez de yasaların işveren lehinde istismarı ülkemizin çok uzun yıllardır kanayan bir yarasıdır.
Ülkemizdeki iş kazalarının büyük çoğunluğunu ‘iş cinayeti’ olarak tanımlamak daha doğru olacaktır.
Bir vakanın kaza olarak tanımlanması için olası tüm tedbirlerin alınmasına rağmen gerçekleşmiş olması gerekir.
Sakarya’daki patlamada vefat eden işçilerin tümü cinayete kurban gitmiştir. İhmallerin zirve yaptığı bir üretim tesisinde ortaya çıkan vahim sonucu başka türlü isimlendirmek mümkün değildir.
İlgili fabrikanın iş güvenliği açısından yetersiz denetimi ya da işverenin politik ve ekonomik statüsünü kullanarak denetimi etkisizleştirmesi vehametin bir boyutudur.
Vehametin diğer boyutu bu fabrikaya üretimin izninin nasıl verildiği hususudur. Birçok ülkenin gerek üretimindeki gerekse tüketimindeki riskler nedeniyle üretimine ve kullanımına izin vermediği bir mamule bu ülkede nasıl kolayca ruhsat alınabiliyor?
Üstelik; aynı ailenin (Çoşkun Ailesi) Arifiye ve Geyve’deki havai fişek tesislerinde geçtiğimiz yıllarda yaşanan patlamalar ve Hendek’teki tesiste birkaç yıl önce yaşanan patlama sonucu ölen ya da sakat kalan onlarca insanımıza rağmen devam eden bir imalat…
İşin bir de tüketim cephesi var. Geçen sene bir düğün vesilesi ile sorgulamıştım. Düğünde havai fişek gösterisinin düğün sahibine bedelinin 5 bin lira olduğu belirtilmişti.
Bir yanda açlık sınırının altında yaşayan insanlar, diğer yanda 5-10 dakikalık gösteriş uğruna yapılan israf…
Sadece vatandaş mı israf ediyor? Devlet de bayramlar, kurtuluş günleri gibi etkinliklerde aynı yanlışı yapıyor. Gösteriş kültürü iliklerimize işlemiş…
Havai fişek gösterilerinin çevreye zararı da ayrıca irdelemeye muhtaç görünüyor. Gürültü kirliliği bir tarafa, ölen ya da yaralanan kuşların, kirletilen havanın, korkudan kaçışan hatta psikolojileri bozulan küçük çocukların hesabını kim verecek?
***
Sakarya’daki patlama bir başka tartışmayı da gündeme taşıdı.
Fabrika sahibinin Sakarya MÜSİAD başkanı olması, destek ve geçmiş olsun ziyaretine gelen bir grup MÜSİAD başkanının Hendek Bayraktepe’de ziyafet sırasında görüntülenmesi bazı soruların yeniden sorulmasına yol açtı.
Mütedeyyin işverenlerin oluşturduğu bir kuruluş olan MÜSİAD’ın emek-sermaye ilişkisine bakış açısı masaya yatırılarak sorgulandı. Aslında sorgulanan dinin söz konusu işverenlerin düşünce ve eylemlerindeki etkisi idi.
Dindar olmak; yaşam felsefelerinde, özellikle de sosyal/ekonomik adalet anlayışlarında önemli bir farklılaşmaya tekabül ediyor mu? Yoksa dini hassasiyetler iş hayatında yok hükmünde midir?
Eğer hayatınızın merkezinde din var ise, paylaşma ve dayanışma eksenli mazbut bir yaşamı hedeflersiniz.
Eğer hayatınızın merkezinde servet ve statü var ise, haz ve çıkar eksenli gösterişli bir yaşamı hedeflersiniz.
Eğer hayatınızın merkezinde din var ise, emek-sermaye ilişkisini adalet üzerinden inşa edersiniz.
Eğer hayatınızın merkezinde servet ve statü var ise, emek-sermaye ilişkisini arz-talep dengesi üzerinden inşa edersiniz.
Muhafazakar zenginlerin sorunu tam da budur. Muaviye gibi şan, şöhret, şatafat eksenli yaşayıp Ali’nin kelamını etmek insanı dindar kılmaz.
Bir anımı bu vesile ile aktarmak istiyorum. 37 yıl önce iş başvurusu nedeniyle muhatap olduğum, muhafazakar çevrelerde çok iyi tanınan bir işverenin bana sarf ettiği şu sözler hala hafızamda tazeliğini koruyor: ‘Ben işçiye fazla para verilmesine karşıyım. Fazla para işçiyi azdırıyor. Fazla para vermek yerine ben hayır yapıyorum.’
MÜSİAD’ın eski başkanlarından olan Erol Yarar’ın şu sözleri de ibret vericidir: ‘İşçiye nasıl ücret verileceği ile ilgili ayet mi var? Ücretleri arz-talep dengesi belirler.’
Mesaj şudur: ‘Alınan ücretle emekçinin nasıl yaşayacağı beni ilgilendirmez. Yüksek işsizlik oranı nedeniyle çaresiz kalan emekçiyi olabilecek en düşük ücretle çalıştırmak adaletsizlik değildir.’
Çalışanını düşük ücretle süründürürken hayırseverliğe soyunan iş adamlarına ne demeli? Yaptığı adaletsizliği merhamet kırıntıları ile gidereceğini hayal eden zavallı insanoğlu…
Müslüman; yaşamına, topluma ve toplumsal düzene İslami değerleri hakim kılma mücadelesi verendir.
Müslüman; yoksulu ve yetimi gözetmediği zaman, dini yalanlayan olarak vasıflandırıldığının ve yaptığı ibadetlerin Allah katında gaflet ve gösteriş olarak değerlendirildiğinin şuurunda olandır. (Maun Suresi)
Müslüman; bütün peygamberlere karşı statükoyu korumak için ön safta yer alan mütref (sermaye elitleri) sınıfının günümüz temsilcileri ile mücadele etmeyi görev addeden, adaleti ayakta tutmayı bütün erdemlerin en üstünü sayandır.
Kapitalizm bataklığına saplanmamak, kapitalist değerler denizinde boğulmamak için çırpınan, yaşamının her anının hesabını Allah’a vereceğinin bilincinde olan Müslümanlara selam olsun.
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.